Yayınlanma:07 Ekim 2022 19:36 Güncelleme:18 Ekim 2022 22:16
Eğitim-Bir-Sen Denizli 2 Nolu Şube Başkanı Mehmet Baysal, PAÜ’de uzun yıllardır akademisyenlerin kadro beklediğini ve az sayıda ilana çıkıldığını belirterek, “YÖK’ün kararına rağmen PAÜ yönetimi ya kişisel hesaplarla kasten hak edenlere kadrolarını vermiyor ya da ortada bir yönetim beceriksizliği var!” dedi.
Eğitim-Bir-Sen Denizli 2 Nolu Şube Başkanı Mehmet Baysal, Pamukkale Üniversitesi’nde Eğitim-Bir-Sen olarak akademik ve idari personelin her zaman yanlarında olduklarını ve üniversite personelinin özlük haklarını elde edebilmeleri için çaba gösterdiklerini, bundan sonra da gayretlerinin devam edeceğini belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü:
2022 yılı Mart ayında YÖK, üniversite akademik personelini kadro konusunda rahatlatacak bir karar aldı. Nitekim YÖK Başkanı Erol Özvar, 30. yıl etkinlikleri münasebetiyle üniversitemizi ziyareti esnasında yaptığı konuşmasında; “Mart 2022’de YÖK olarak bir karar aldık, üniversitenin bünyesinde kadro bekleyen öğretim üyeleri için ilan edilecek kadroları, bu yıl için ihdas edilen 6000 normun dışında tuttuk. Bu durum kadro bekleyen akademisyenleri ve üniversite yönetimlerini memnun etti” dedi. Fakat Pamukkale Üniversitesi Yönetimi bu fırsatı ya kasıtlı olarak yahut beceremediği için maalesef kaçırmak üzere! Başka üniversiteler, bünyesinde çalışıp da doktor öğretim üyeliği, doçentlik ve profesörlük bekleyen akademisyenleri için yüzlerce kadro ilanına çıkarken, PAÜ’de dostlar alışverişte görsün kabilinden çok az sayıda ilana çıkılıyor. PAÜ’de 8 yıldır doktor öğretim üyesi kadrosu bekleyen, 2-3 yıldır doçentlik kadrosu ve profesörlük kadrosu bekleyen akademisyenler varken ve YÖK kararı da ortadayken 5-10 kadro ilanını nasıl izah edeceğiz. Ya kişisel hesaplarla kasten hak edenlere kadroları verilmiyor ya da ortada bir yönetim beceriksizliği var!
“Rektör kota dolu dedi ama sebep kota değilmiş!”
“Rektöre neden çok az sayıda akademik kadro ilanına çıkıldığını sorduğumuzda PAÜ’nün 1992’de kurulduğunu, o dönem belirlenen akademik kadro kotasının dolduğunu bu sebeple çok az sayıda kadro ilan edebildiklerini söylüyor. Fakat birçok üniversitenin PAÜ’den çok daha önce kurulduğu halde YÖK Başkanının bahsettiği fırsatı kendi üniversiteleri için, bünyelerinde kadro bekleyen akademisyenler için çok iyi değerlendirdiğini görüyoruz. Mesela temelleri 1926’da atılan Gazi Üniversitesi’nin tek seferde 233 ilana çıktığını, yine Selçuk Üniversitesi kuruluşu 1975 tek seferde 80-100 ilana çıktığını, Sakarya Üniversitesi kuruluşu 1970 tek seferde 110 ilana çıktığını, Uludağ Üniversitesi kuruluşu 1975 tek seferde 78 ilana çıktığını görebiliyoruz. Demek ki sebep kotanın dolması değilmiş! Öyle olsa bile PAÜ yönetiminin, YÖK’le görüşerek eğer varsa kota sorunu, şimdiye kadar çözmesi gerekli değil miydi? Becerilemiyorsa bu işi yapan Selçuk Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesi gibi üniversitelere 1 sene içerisinde yüzlerce ilana nasıl çıkabildikleri sorulsun” diyen Baysal, sözlerini şöyle devam etti:
“Küçük hesaplar ve kişisel ihtiraslar bir kenara bırakılmalı”
“Sayın Ahmet Kutluhan Hocam, Pamukkale Üniversitesi’nin 30. yılını kutladığı bu yılda kendi bünyesindeki akademisyenler için önemli olan kadro fırsatını kaçırması 30. yılına hiç yakışmıyor. Küçük hesaplar ve kişisel ihtiraslar bir kenara bırakılmalı; çalışma barışını zedeleyen, PAÜ’nün değerli akademisyenlerini kaybetmesine sebep olan akademik kadro sorunu acilen çözülmeli; kadro bekleyen bütün akademisyenlerin kadrolarının verilmesi için gerekli çalışmalar yapılarak 2022 yılı içinde beklentileri karşılayan ilan ya da ilanlara çıkılmalıdır; yoksa Pamukkale Üniversitesi için tren kaçtı-kaçıyor. Meselenin takipçisi olacağımızın bilinmesini isterim.”
Gebermeyin. Sizmi yönetiyorsinuz pauyu. Daha yeni yayınlandı resmi gazetede. Size gülüyorum baysal efendi.
Kendisi de pabude bir idareci olan kişi nasıl olur da amiri hakkında basın toplantısı yapar bu bir suçtur.
Eğitim fakültesini bitiren her öğrenci öğretmen olarak atanmadığı gibi, doktorasını bitiren her araş. Gör. Atanacak diye bir kural da yok. Üniversitenin herhangi bir alanında yeş bir atamaya ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum, zira şu an şok sayıda programda eksik değil fazla öğretim üyesi var. Vatanı, makama tercih edemediğimiz sürece gelişmek mümkün değildir.